02 Ekim, 2016

Sonbahar'da Kaz Dağları | İda Taş Konak


Sonbahar seyahatleri, yazdan sonra bize kalan en güzel zamanlar. Gidilen yerin sakinleriyle gerçek bir temas, az bilinen rotaları keşfetme ve beklenmedik harikulade bir küçük otel ile tanışma ihtimali. Fakat aynı zamanda bu tecrübeleri yaşayacağınız ve rotaları , sıradaki yeni ve güzel deneyimlerin ne olduğunu keşfetmenin kolay olmadığını bilmek gerekir. Seyahat için yaptığım yatırım kendim için yaptığım en iyi yatırımdır demiş Matthew Korsten. Haksız da değil, seyahat aslında insanlık tarihi kadar eski bir eylem. Piri Reis'in Osmanlı döneminde yaygın olan Astaral seyahat yöntemi 1513 yılında çizdiği tahmin edilen Dünya Haritasının gizemini hala korunakta. Piri Reis bu haritalar ile birlikte  birçok insanı seyahate teşvik etmiştir. Ve seyahat biz insanlar için su içmek gibi aynı zamanda hayatımıza ve rutininize ara vermek gereksimlerimiz den biri haline geldi. Benim için ise ruhumu dinlendirme vakti. 

Sonbaharın gelmesiyle birlikte sakin ve güzel bir hafta sonu geçirmek için planımızı arkadaşlarımızla birlikte Kaz dağlarına yaptık. İstanbul'dan yola çıktıktan sonra yaklaşık beş saati geride bırakarak, aşılan her kilometrede havanın temizliği, çam ağaçlarının yeşili derin lacivertti daha da belirgin bir hal alıyordu. Buranın sakinliği, yalnızlığı ve düzeni İstanbul'un koşuşturmasından sonra eminim her ruhu iyileştirip şifa verip adeta güçlendiriyor. Burayı tercih etmemizin nedeni, Kaz Dağları’nın bol oksijenli ortamında sonbaharın tadını çıkartmak ve çevresinde bulunan Küçükkuyu, Yeşilyurt, Adatepe köylerinin rüstik atmosferini yaşamaktı. Bununla birlikte, Yeşilyurt köyünde bulunan yepyeni bir butik otel olan İda Taş Konak'ın kırsal zevklerine kendimizi bırakmaktı. Bir diğer deyişle Kaz dağlarında inzivaya çekilmekti. 
Yeşilyurt Köyü 
Kaz Dağları’nın en özel noktalarından  biri Yeşilyurt Köyü, hem tarihi hem eşsiz doğası hem de birçok aktiviteye elverişli konumu ile keyifli bir dinlence yeri. Dünyada oksijen oranın en yüksek olduğu ikinci yerlerindenmiş. Köye vardığımda ilk izlenim küçük ve şirin olmasıydı yaklaşık olarak 200 kişilik bir nufüsa sahipmiş. Dağın göbeğinde zeytin ve çam ağaçları ile çevrili. Gerçekten kurtarılmış bir bölge gibi korunmaya devam ediyor.Yeşilyurt Köyü, son yıllarda büyük şehirlerden kaçıp da stressiz ve rahat bir yaşam arayanların sığınaklarından biri olmuş, hem köyde hem de civarda bulunan diğer yerleşim yerlerinde, çok sayıda ev yeniden elden geçirilerek restore edilmiş. Burada yaşan halk bu ilgiyi görerek, birbirinden güzel tesisler yaparak hizmete sunmuşlar.Yüzyılların birikiminin oluşturduğu taş işçiliğinin örnekleri köyde her binada görebiliyorsunuz. Efsanevi İda Dağı eteklerindeki Zeus Altarı ile beraber tarihi 4 bin yıl öncesine kadar uzanan Yeşilyurt Köyü, 1920'lerde nüfus mübadelesi  sonrasında Rumların köyden ayrılmasıyla beraber uzun yıllar metruk kalmış; ardından büyük şehirlerden kaçanların 2000'lerde buraları keşfetmesiyle, Yeşilyurt gibi birkaç köyle beraber Türkiye'nin provans'ına dönüşmüş. Bir grup entelektüelin girişimiyle kurulan Taş Mektep hala yaz aylarında sanat, tarih ve felsefe seminerleriyle faal; köy meydanındaki salaş ve rehaveti atmosfer yerli yerinde; İda Taş Konak'ın sayesinde de burada ki turizmin çıtası yükselmeye devam edeceğe benziyor. 

İda Taş Konak,Yeşilyurt Köyü'nün dokusu ile uyan meşhur taş evlerinden oluşan bir butik otel. Otantik mimari dokuyu koruyarak  modern minimalist çizgilerle tasarlanmış. Ayrıca herkesin zevkine hitap edebilecek 18 standart oda ve 8 suit odadan oluşuyor. Otelin içine girdiğinizde geniş bir yeşil alan karşılıyor sizi, kuş sesleri ve harika mis gibi soluduğunuz temiz hava ile ilk karşılama olarak size doğru yerde olduğunuzu hissettiriyor. Odalar oldukça geniş. Benim kaldığım standart oda diğer otellerde sanırım suit olarak veriliyordu. Otelde ayrıca bir  hamam, sauna ve spa bölümü bulunuyor. Eski Rum evi tarzında tasarlanmış otel'de sakin bir atmosfer yakalamak mümkün. Otel oda & kahvaltı ya da yarım pansiyon olarak seçenek sunuyor. Detaylı bilgi almak isterseniz Jolly Tur 'un sayfasına göz atabilirsiniz. 

Odamıza yerleştikten sonra köyü gezmek için merkezine gittik. Burada ki amacımız buraya özel bir yemek yemekti. Özellikle zeytinyağlı yemekleri ile meşhurmuş. Kabak çiçeği dolması , bamya önde gelenlerden. Bunların yanında hamur işleri yemekleriyle de iddalı. Özellikle Manlama en çok bilineli. Kıymalı gözlemenin ufak kareler halinde kesilip üzerine yoğurt ve sos dökülmesiyle servis edilen bir yemek. El açması mantı ve gözlemede oldukça güzel. Köyün civarında temin edilen taze mevsimlik ürünler üzerine kurulu mutfağında ev yapımı reçeller,Khios adasından gelen sakızla yapılmış dondurmalar, kahvaltılıklar, kurutulmuş domatesler ve ev yapımı reçellerinden satın alabilirsiniz. Ayrıca Yeşilyurt Köyü, dağda cip safari, zeytin ağaçları arasında yürüyüş turları, bisiklet ile doğa gezintileri için de ideal bir yer. Özellikle trekking en güzel olan aktivitelerinden. Şelaleri, göletleri görülmeye değer. Mıhlı çay, Ayı Deresi, Sütüven Şelalesi, Manastır Çayı en meşhurlarından . Bizim tercihimiz Zeus Altarı ve Mıhlı Çay oldu . Hafta sonu tatilimizden beklentimiz,yavaş yaşam felsefesini tam anlamıyla yaşamaktı . İda Taş Konak'da dingin ve huzur dolu bir tatilin keyfini çıkarmış olduk. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder