12 Eylül, 2016

Seyahat | Bir Şenlik Şehri Paris



Paris, Fransa’nın başkenti ve İle-de-France bölgesinin tam merkezidir ve yaklaşık olarak 2000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Adını Galya halklarından Parisii’lerden almış. Dolayısıyla ”Paris” aslında Romalıların Lutetia yerine kullandıkları Civitas Parisiorum(Parisiilerin şehri) adının zamanla değişmesi sonucu oluşmuş. Şehir Seine Irmağı’nın her iki yakasına kurulmuş ve Fransa’nın kuzey kesiminde bulunuyor.

Amerikalı yazar Ernest Hemingway kitabında dediği gibi Paris Bir Şenliktir. Kitabın ilk sayfalarında Hemingway’ın Paris’e olan hayranlığının anlatan ünlü bir sözü vardır: “Genç bir insan olarak Paris’te yaşayacak kadar şansın varsa, geri kalan hayatında nereye gidersen git, Paris senin içinde bir şenlik olarak kalacaktır” der. Friedrich Nietzsche de ” Bir sanatçının Avrupa’ da yatacak yeri yoktur, Paris hariç” diye  tanımlar Paris’e olan aşkını.

Paris nefis mutfağı, şık butikleri ve paha biçilemez sanat hazineleri ile birlikte aynı zamanda eşsiz mimarî yapılarıyla ilk kez gelen ve sık sık gelen ziyaretçiler için zamansız bir aşinalık yaratıyor adeta. En son geçen sene gitmiştim. Paris’e giden herkesin, şehrin büyülü  bir atmosfere sahip olduğu konusunda benimle aynı fikirde olacağını düşünüyorum. Burası  dünyada sanata, kültüre, aşka ve moda’ya hükmeder adeta.


Az yer vardır şehrin tam ortasından nehir geçen,nehrin üstünde ki, yüzyıllık köprüler, günün her saatinde yalnızca taşıtları değil, her ülkenin insanına yol verir. Bir yanında yazarların ressamların merkezi St-Germain Des Pres, diğer yanında Louvre ve Orsay müzeleri. Bir gece yarısı Notre Dame önünden yürüdüğünüzde size yaşam sanatının  zarafetini gösterir.

En sevdiğim yeridir Paris’in bohem hayatının merkezidir. Hep bana en sevdiğim filmi hatırlatır Ameli’yi.Kırmızı Değirmen‘in hemen arkasından başlar dik yokuşları… O sırada aklıma gelir Marc Lavoine  o muhteşem Paris şarkısı. Sacre-Coeur çıktığınız da o zaman anlarsanız size ne anlatmak istediğini. Paris’in üstünde en tepede gizli bir yürek gibi kenti yüzyıllardır sevgiyle izler. En yukarıda cafelerle çevrili meydanın ortasında, resim sehpalarının önünde sanatçılar yeniden renklendirdiler tablolarıyla şehri. En güzel soğan çorbasını burada içersiniz. Paris’in göz bebeği caddesi olan Champs-Élysées  de unutmamak  gerek. Champ Élysées geniş bir cadde Paris’te Concorde Meydanı’ndan başlayıp, Arc de Triomphe Anıtının bulunduğu noktada son buluyor. Parisli kadınların değişmez inceliğini ve şıklığını her daim görebilirsiniz burada.

Bu şehre geldiğinizde yapmanız ve görmeniz gereken yerler arasında müzeleri yer alıyor. Eşsiz Louvre, Musée d’Orsay olağanüstü empresyonist koleksiyonu mutlaka görülmeli. Louvre müzesi, en çok ziyaret edilen yerlerden birisi ayrıca dünyanın en büyük ve ünlü müzesi olma özelliğinin taşıyor. Daha önceleri kraliyete ait olan bu yapı, dünyanın en ünlü ve değerli sanat eserlerine de ev sahipliği yapıyor.
Leonardo Da Vinci‘nin Mona Lisa’sı, The Virgin and Child with St. Anne, Madonna of the Rocks gibi. Musee d’Orsay ise Seine Nehri’nin sol yakasındaki eski tren garı Gared d’Orsayın içindedir. 1848-1914 yılları arasına ait sanat eserlerine ev sahipliği yapan müzede o döneme ait heykeller, resim çalışmaları ve Monet ve Renoir‘ın başyapıtlarını içeren koleksiyonlar bulunuyor. Önemli müzeler arasında yer alan Musee Rodin, Fransız heykeltraş Auguste Rodin‘in eserlerinin sergilendiği müze 1919‘da Paris’te açılmış. 1908‘den itibaren Paris’te Hotel Bironda yaşamaya başlayan Rodin, binanın müzeye dönüştürülmesi karşılığında tüm eserlerini Fransa Hükümeti’ne bağışlamıştır. Bağışlanan eserler arasında Vincent van Gogh ve Pierre-Auguste Renoir‘a ait resimler de bulunmakta. Bununla birlikte Musee du Montparnasse, Musee Picasso, Musee du Quai Brandly, Musee Carnavalet ünlü müzeleri arasında yer alıyor.
Ben Paris’i  bir masal şehrine benzetiyorum. Oranın büyüsünü, duygusunu, hissini yaşadığınızda ancak böyle düşünebilirsiniz. Bu masalın ismi Paris demişken, burayla ilgili seyrettiğin en son Midnigt in Paris’i seyretmediyseniz izlemenizi tavsiye ederim. Ayrıca  özellikle soundtrack müziğini de es geçmeyin…

Not: Not: Bu yazım aynı zamanda, 03-03-2015 tarihinde blog.jollytur.com ‘da yayınlanmıştır.

7 yorum:

  1. Nazancım, bayılmıştım bu filme, blogunda gezinirken karşımda soundtrackini görmek çok hoş oldu:)

    YanıtlaSil
  2. Bende çok beğenmiştim iREM :) filmi yazmışken soundtrackini eklemek geldi içimden.. Beğendiğine sevindim ...

    YanıtlaSil
  3. Nazan ben de begendim, hem yazi dilini, ifade edis seklini ve yaklasimini gayet basarili.

    YanıtlaSil
  4. özellikle balkonu çiçekle kaplı eve bayıldım. Parisi filmlerde görmeye devam edeceğiz sanırım

    YanıtlaSil